1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Banu Güven: Baskın basanın mı?

21 Nisan 2018

Türkiye'de partilerin erken seçime ne ölçüde hazır olduğunu ve Erdoğan'ın muhtemel rakiplerini değerlendiren gazeteci Banu Güven'e göre, muhalefetin umudu ikinci turda. Güven DW Türkçe için yazdı.

https://p.dw.com/p/2wPts
Fotoğraf: Privat

Banu Güven: Baskın basanın mı?

Baskın seçim kararı çok şaşırttı mı? Hayır.

Muhalefeti şaşırtmış olabilir mi? Kamuoyunu şaşırttığından daha çok şaşırtmış olmaması gerekir. Sonuçta siyasetin içindeler. “Önümüzde bir seçim olacağı belliyken ve bu seçimin apar topar yapılma ihtimali de gün gibi ortadayken cepte bir plan vardır” diye düşünüyorsunuz, değil mi? Evet, bir plan var, ama anlamış olduğunuz gibi, hâlâ daha hazırlık aşamasında.

Seçim tarihi belli olduğunda CHP seçmeni kendine şu soruyu sordu: “Benim partimin adayı kim? Bunu neden hâlâ bilmiyorum?” Cevabını alamadı. Ana muhalefet, her şey bu kadar belliyken ve bu seçimin kaderini değiştirme sorumluluğu sırtındayken, hazırlıksız yakalandı.

16 Nisan Anayasa değişikliği referandumundan bu yana yüzde 50’nin en önemli meselesi bu seçimdi oysa. Memleketin kaderini değiştirecek, muhalefeti ortak paydada birleştirebilecek bir aday bulunabilir mi? Sosyal medyada, Facebook’larda eş dost meclislerinde az beyin fırtınası yapılmadı. Referandumun üzerinden bir yıl geçtikten sonra, yine bir nisan günü, bu soruların cevabı hâlâ ortada yokken, kendimizi seçim sathi mailinde bulduk. Yokuş çok dik, zaman az. Yokuşun tepesine tırmanabilmek için muhalefetin önünde iki ay kaldı. İktidar ise tepeden uzun zamandır inmemiş durumda. Cumhurbaşkanının her günü, her etkinliği; büyük, uzun soluklu bir seçim kampanyasının parçası. Medya uzun zamandır yekvücut bu kampanyanın aracı. Muhalefet, ekranlarda bundan birkaç yıl önce zar zor bulduğu daracık alanı artık mumla arar hâlde. OHAL ebedileşti. Bütün bunlar bu kadar dar zamanda kampanya yapmayı, seçmene ulaşmayı daha da zor hâle getiriyor.

Muhtemel adaylar

Seçimin kaderini değiştirebilecek, yani ikinci turu zorlayabilecek aday çıkarma potansiyeli en yüksek parti olan CHP’deki belirsizlik, kararsızlık da zamanla beraber aleyhte işliyor. Hafta sonu itibarıyla tablo şu: Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu parlamenter sistem tercihini vurgulayacak şekilde milletvekili adayı olmayı düşünüyor. Adı başkanlık için telaffuz edilse de hâlâ bu pozisyonu koruyor. Aday adaylarına gelince. Üç isim dikkat çekiyor. Kılıçdaroğlu’nun gönlünde yatan sır ya da sürpriz değil. Siyasette çok deneyimli ve kıdemli bir isim: Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen. Büyükerşen daha önce yerel yönetimi AKP’ye kaptırmamak için reddettiği adaylığı bu kez kabul edebilir mi? İkinci olarak, Erdoğan’la ilk kez yarışmayacak bir isimden söz ediliyor: İlhan Kesici. Bu iki ismin de yaşça dezavantajlı olduğunu söyleyen partililerin gönlünde ise Grup Başkanvekili Özgür Özel var. Özgür Özel işlevsizleştirilen mecliste yerinde ve zamanında müdahalelerde bulunan, olayların seyrinin değişmesini sağlayabilen bir siyasetçi. Sadece mecliste değil, alanda da faal. Yol arkadaşları aday olmasını canı gönülden istiyor, Kılıçdaroğlu da onları sükûnetle dinliyor. Muharrem İnce, malum, nabız yokluyor. Eski büyükelçi ve Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz’ın adaylık açıklamasına hiç değinmiyorum. Sonuçta CHP’nin adayının kim olacağını duymak için bu baskının üzerinden bir hafta daha geçmesi gerekecek. Partinin seçmenleri “Ya sabır” diyerek bekleyecek.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener milletvekili değil, cumhurbaşkanı adayı olacağını sosyal medyadan çoktan ilan etti, ama partisi kendi tabelasıyla seçime girebilecek mi, bununla uğraşıyor. Eş başkanları hapsedilen HDP’nin bir taraftan da milletvekillikleri peşi sıra düşürülüyor. Parti davalardan kafasını kaldıramıyor. Selahattin Demirtaş cezaevine kapatılmasına inat yine aday gösterilir mi? Nisan sonundaki davasının sonucu bu adaylığı imkânsız hâle getirir mi? HDP bu soruların cevabını bulmaya çalışıyor. İktidar kalesini sağlamlaştırırken, diğer tarafta hâlâ kum taşınması muhalif seçmen için elbette sinir bozucu. Yine de tablonun bir yerinden sızan bir ışık var.

İkinci tur hedefi

Umutlar işin ikinci tura kalmasında. Ortak aday çıkaramayan partiler, iş ikinci tura kalırsa alışılmadık bir güç birliğine gidilebilir mi? Bu güç birliği formülünün ipucunu bir yıl önce Cumhuriyet’te Kemal Göktaş’a konuşan Özgür Özel vermişti. CHP’nin üzerinde durduğu ve bugün diğer muhalefet partilerinin de tartıştığı bu formüle göre, Erdoğan’la ikinci turda yarışacak aday, diğer muhalefet partilerinin belirleyeceği isimlerden oluşan bir kabine ve belki kendi adaylarının başkan yardımcılığıyla desteklenecek. Temsiliyet kabiliyeti yüksek bu ekip önceliğini parlamenter sisteme geri dönüş olarak açıklayacak, bir restorasyon kabinesi gibi çalışacak ve hemen anayasa değişikliğini gündeme getirecek. Birçok konuda buluşamayan muhalefet partilerinin demokrasi ve parlamenter sistem ortak paydasında buluşması ülkenin kaderini değiştirebilecek. Bu konuda diğer partilerden olumsuz bir geri dönüş yok. CHP’nin Demirtaş ziyaretlerini artırması da bir diyaloğun ve fikir alışverişinin göstergesi. Tahmin etmek zor değil, HDP için de şart, kendi seçmenin oyunu alabilecek bir liderin ikinci tura kalması.

Bu koşullarda “Baskın basanındır” dememek için daha fazla zaman kaybetmeden hem ilk turu geçecek, hem de bu güç birliğini mümkün kılacak adaylar belirlemek gerekiyor. 

Kum saati çevrildi, zaman hızla akıyor.

Banu Güven

© Deutsche Welle Türkçe