1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Analiz: Nereden daha çok para kazanırız?

20 Temmuz 2020

Borsada yeni hesap açan müşterilerin daha çok küçük şirketlerin hisselerini aldığı gözlemleniyor. Ekonomist Yalçın Karatepe bu süreçte küçük şirketlerde görülen dikkat çekici fiyat artışlarını DW Türkçe’ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/3fakv
Borsa İstanbul
Borsa İstanbulFotoğraf: picture alliance/AA/Y.Aras

İnsanlar paralarını değerlendirecekleri yer ararlar. Farklı alternatiflere bakıp bunların arasından "en iyi" olduğunu düşündükleri yerlere yatırım yapmak isterler.

Türkiye’de de bir miktar parası olan bunu nasıl değerlendirebileceği konusunda kafa yoruyor. Diğer ülkelerden önemli bir farkımız da bulunuyor: Enflasyon. Paranın satın alma gücünün azalmasına yol açan fiyatlarda genel seviyesindeki yükseliş, yatırımcıların alternatiflerini de sınırlandırıyor.

Uzun bir süreden beri faizler üzerinde önemi bir baskı var. Merkez Bankası faizleri son bir yıl içerisinde çok hızlı bir şeklide indirdi. Bununla beraber mevduat faizleri de düştü. Bugün bankalar TL cinsi mevduatlara yüzde 8 civarında brüt faiz ödemektedir. Vergiler de kesilince net faiz yüzde 7’nin altına inmektedir. Pek çok ülke için oldukça iyi sayılabilecek bu oran Türkiye’de çok yetersizdir. Yüksek enflasyon yaşandığı için reel olarak kayba yol açıyor. Bu nedenle TL mevduat hesabında para tutmak rasyonel olmuyor.

Döviz uzun zamandan beri ilgi çeken bir tasarruf aracı. Dövize ilgi azalmıyor. Ancak son iki aydır doların sabitlenmiş şekilde 6,85 seviyesinde kaldığını görüyoruz. Bunun sebebi kurların baskılanıyor olması.

TL’de kayba uğrayan, dövizde baskılamanın devam edeceğini düşünen, özellikle küçük tasarruf sahipleri, farklı yatırım araçlarına ilgi göstermeye başladı. Konut satışlarında Haziran ayı içerisinde görülen aşırı artışın bir kısmının buradan kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Benzer bir ilginin Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerine yönelik olduğunu görüyoruz. Pandemi öncesi 108 bin seviyesinde bulunan BİST100 endeksi salgın ile birlikte 85 bin seviyelerine kadar gerilemişti. Fakat son zamanlarda çok hızlı bir yükseliş yaşamaya başladı ve pandemi öncesi seviyenin bile 10 bin puan üzerine çıkarak 118 bin seviyesine geldi.

Prof. Dr. Yalçın Karatepe
Prof. Dr. Yalçın KaratepeFotoğraf: privat

Borsa iyi bir alternatif mi?

Herkesin borsayı "konuştuğu" bir dönemde borsaya ilgisiz kalmak mümkün değildir elbet. Ancak, özellikle küçük yatırımcılar için sorulması gereken soru "Doğru mu yapıyorum?" olmalı. Bu sorunun yanıtı borsada nasıl para kazanıldığını bilmekle başlar.

Normalde borsada işlem gören şirketlerin hisse senetlerini aldığınızda o şirketlere ortak oluyorsunuz. Şirket kâr ettiğinde siz de bu kârdan payınıza düşeni alıyorsunuz. Dolayısıyla hisse senetlerinin piyasada oluşan fiyatları bu kâr beklentilerine bağlı olarak oluşuyor. En azından biz finans hocaları kitaplara böyle yazdık. Bunu yazanlara itiraz eden de olmadı. Üstelik bundan hareket ederek "borsa uzun vadeli bir yatırım aracıdır" denildiğini de duyarsınız.

O zaman şu soruya yanıt bulmak lazım; hisseleri borsada işlem gören şirketlerin çok kâr edeceği mi bekleniyor? Mevcut ekonomik göstergelere baktığımız zaman bu pek mümkün görünmüyor. Dünya ekonomisinde derin bir resesyonun yaşandığı, Türkiye’de küçülmenin olacağı bir dönemde ne olacak da borsa şirketleri çok kâr edecekler?

Kenarda duranlar bekleniyor

Yukarıda okuduğunuz "borsa uzun vadeli bir yatırım aracıdır" ifadesini pek dikkate almayın. Çünkü bunu söyleyenler dahi buna inanmıyor. Tamamının beklediği şirketin kâr etmesi değil, başka bir şey. Borsada para kazanmanın diğer bir yolu işte bu şeydir; Aldığınız hisseleri daha yüksek bir fiyattan satabileceğiniz birileri var ise, şirketlerin kâr etmesini beklemeden, yüksek fiyattan hisseleri bu yeni gelen yatırımcılara satabilirsiniz. Başka yatırımcıların "çok para kazanma beklentileri" sizin para kazanmanıza yol açabilir. Bu nedenle "borsa iyi kazandırıyor, kazandırmaya devam edecek" beklentisini canlı tutmak gerekir. Zaten bunu da sık duyuyorsunuz. Madem başkaları kazanıyor, siz neden kazanmayasınız, değil mi? Ama unutmayın ki o yüksek fiyatı ödeyen son kişi siz olabilirsiniz! Sizden sonra gelen kimse yok ise ne yapacaksınız? İşte bu durumda gerçek anlamda "uzun vadeli yatırımcı" olursunuz. Keynes'in "uzun vadede herkes ölüdür" sözünü de buraya bırakalım.

Yabancılar çıkıyor, yerliler giriyor

Merkez Bankası verilerine göre yabancıların borsadan çıkışları devam ediyor. Yabancılar 10 Temmuz haftasında - ki borsanın 120 binin üzerine çıktığı bir dönem - 700 milyon doların üzerinden satış yaparak borsadan paralarını alıp gittiler. 2020 yılının ilk yarısında yabancılar borsadan 7 milyar dolara yakın çıkış yaptılar. Yabancılar neden borsadan çıkıyor diye merak etmiyor musunuz? Onlar "şirket değerlemesi" işini 20 bin lirası olan bir yerli küçük yatırımcı kadar bilmiyorlar mı?

Yabancılar çıkarken yerliler giriyor. Aradığını başka yatırım araçlarında bulamayan tasarruf sahiplerinin borsaya ilgisi artıyor. 2020 yılında borsada yeni hesap açan bireysel müşteri sayısı 400 bine yaklaştı. Yeni gelen yerliler de daha çok küçük şirketlerin hisselerini alıyorlar.

"Küçük olsun benim olsun" dediğiniz aslında sizin değildir

Küçük şirketlerdeki fiyat artışları ilginç. Mesela Kent Gıda. Sanırım duymuşsunuzdur. Şekerleme üreten bir şirket. Mayıs ayı başında 270 liradan işlem gören hisse 17 Temmuz tarihine kadar 1.373 liraya yükseldi. Yüzde 500 kazandırmış! İki ayda bu kadar parayı nereden kazanabilirsiniz? Bu hissenin fiyat kazanç (F/K) oranı 610 olmuş. Bunun anlamı şu: hisse başına bir lira kazanan şirketin hissesine 610 lira ödüyorsunuz. Şirket aynı tutarda kâr etmeye devam ederse, bu hisseyi almak için ödediğiniz parayı ancak 610 yılda elde edersiniz. Allah uzun ömür versin ama bu kadar uzun ömrü şimdiye kadar kimseye verdiğine dair bir bilgi mevcut değil.

Ama daha ilginç olanı hisse senedinin fiyatının yükselmesi ile birlikte şirketin piyasa değeri 5 milyar 200 milyon doların üzerine çıkmış. Bu "değer" ile birlikte, şekerleme şirketi Türk Hava Yolları’ndan iki kat daha kıymetli olmuş. Bu bilgi bize bu "değerlemede" bir yanlışlık olduğunu gösteriyor.

Şekerlemecinin piyasa değeri THY’nin uçaklarından daha yüksekte uçuyor olmasına rağmen, şirketin piyasada işlem gören hisse senedi oranı yüzde yarım. Geri kalan yüzde 99,5’i borsa dışında. Günlük ortalama işlem adedi 15 bin civarında. Bu kadar az hisse ile yapılan işlemler sonucunda oluşan değer gerçeği yansıtmaz. Ama siz bu detayı duymamış olabilirsiniz. Her gün "en çok kazandıranlar" arasında yer alan bu tür şirketler dikkatinizi çekmiş olabilir. Ama hatırlatmak isterim ki yükselme hızı yüksek olanın düşme hızı da yüksek olur.

Ne yapmalı?

Eğer borsada yatırım yapmak istiyorsanız biraz araştırma yapın. Önce dünya ve ülke ekonomisinin nereye gittiği ile işe başlayın. Sonra yatırım yapmak istediğiniz sektörlere ilişkin verilere, analizlere bakın. Daha sonra, ilgilendiğiniz şirketin bilançosuna, ne ürettiğine, kaça mal ettiğine, kime sattığına, ne kadar kâr ettiğine bakın. Bu daha başlangıç. Sonra bu değerlendirmelerinizi diğer şirketler için yaptıklarınızla karşılaştırın.

Ya da boş verin bütün bunları; alt komşunuzun yeğeninin bir tanıdığının aracı kurumda çalışan bir arkadaşından duyduklarını dikkate alın.

Para da sizin, karar da sizin.

Bol kazançlar!

Yalçın Karatepe

© Deutsche Welle Türkçe

Ekonomi Profesörü Yalçın Karatepe, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.